X
X

'Bana Her Şey Yakışır' başlıyor

14.02.2011 Pazartesi 10:33 (Güncellendi: 07.09.2016 - 12:39)

Programda tüyolar verecek olan Cengiz Abazoğlu, Milliyet'e konuştu...

Kanal D’de ‘Bana Her Şey Yakışır’ isimli yeni ve eğlenceli bir moda programı başlıyor. Her hafta beş iddialı kadın yarışmacı haftanın şıkı olmak için yarışacak. Programın yorumcusu olarak karşımıza çıkan Cengiz Abazoğlu’yla ilk yayın tecrübesini, İstanbul Moda Haftası’na neden katılmadığını ve 2011 İlkbahar/Yaz koleksiyonunu konuştuk

* ‘Bana Her Şey Yakışır’ ilk ekran tecrübeniz. Çekimler nasıl geçiyor?

Yaptığım bütün işleri en iyi şekilde yapmak isterim, o yüzden ilk bölüm çekilirken çok gergindim. Ama ikinci programın çekimlerinden sonra rahatladım.   

* Nasıl bir program olacak?

Her hafta beş kadın yarışacak. Kanalın belirlediği bir bütçe, bizlerin de belirlediği bir konsept var. Yarışmacılar kendilerine verilen bütçeyle, haftanın konseptine uygun olarak alışverişe çıkıp, tarzını yaratıyor ve giyim zevkiyle diğer kadınlara kendini beğendirip en yüksek puanı almaya çalışıyor. Haftanın birincisine 10 bin TL para ödülü var. Ben de denenen giysilerin onlara yakışıp yakışmadığıyla ilgili fikirlerimi sunuyorum. Özellikle evde oturan kadınların ekran başından ayrılmayacağı bir program olacak.

* Yorumlarınızı stüdyoda mı yapacaksınız?

Hayır, haftanın çekimi bana CD olarak geliyor. Ben de yapılan çekimi izleyip, yorumlarımı yapıyorum. Haftanın şıkını seçer bir pozisyonum yok. Sadece doğruları ve yanlışları gösteriyorum. Programda izleyiciye bazı küçük tüyolar da vereceğim. Çok eğitici bir program olacağını düşünüyorum. Çünkü giyim kendimizi ifade ediş şeklimizdir, giysilerimizle görüntümüzü destekliyoruz.

* Stil sahibi olmak isteyen kadınlara önerileriniz neler?

Kişinin vücudunu tanıması ve biraz da cesaretli olması lazım. O cesaret de şu; vücudunda ‘defo’ olarak tanımladığı yerlerle yüzleşmesi. Sezonda her şey moda diye almamalı. Çünkü moda dünyası son 10 yıldır öyle bir şekle geldi ki, bir seksen boyunda,  34 beden, Slav ırkına göre giysiler tasarlanıyor. O kızlara da ne giydirseniz yakışıyor. Aynı giysiler her kadına yakışacak diye bir kaide yok. Kişi kendine bunu itiraf ediyor olmalı.

Belluci kendine hayran bıraktırıyor

* Stilini beğendiğiniz isimleri sayabilir misiniz?
Barbara Streisand’ı çok beğeniyorum, hiçbir zaman yaşından daha genç görünme gibi bir saplantısı yok. Yaşının en şıkı diyebilirim. Monica Belluci’yi beğeniyorum. Akdeniz kadınına örnek bir görüntüsü var. Ne giyse kendisine hayran bıraktırıyor. Onun dışında Charlize Theron’u beğeniyorum. Türkiye’den de Hande Ataizi’ni. Her zaman özgün ve kendine yakışan parçalar seçiyor, nerede ne giyeceğini çok iyi biliyor. Demet Evgar ve Deniz Akkaya da var. Zevklidirler, seçimleri her zaman güzeldir.

* Giydirdiğiniz ünlü isimler kimler?

Saydığım çoğu ismi zaman zaman giydiriyorum. Yurt dışında Karolina Kurkova, Britney Spears var. İngiltere’de hazır giyimimi satan bir butikten Victoria Beckham birkaç parça elbisemi almış. Türkiye’deki sanatçıların da yüzde 95’ini giydirmişimdir.

Önce sanatçı sonra iş adamıyım

* İstanbul Moda Haftası’na neden katılmadınız?
Tasarımcılar derneğinin kurucu üyelerindenim. Ama ticari anlamda bana geri dönüş sağlayacağını düşünmediğim için ekip olarak böyle bir karar aldık. En son yeni koleksiyonumu Paris’te sergiledim. Zaten dünyada üç tane moda haftası var; New York, Paris ve Milano. Onun dışındaki moda haftaları bunların seviyesine gelemedi. Burada canım koleksiyon sergilemek isterse bireysel defile yaparım. Bir hafta içerisinde tasarımla ilgisi olmayan firmalarla ismimin yan yana gelmesi hoşuma gitmiyor. Üstelik sahte İtalyan algısı yaratmaya çalışılan firma isimleriyle aynı platformda koleksiyonumu sergilemem.

* Moda dünyasında kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz?

Önce kendimi bir sanatçı olarak konumlandırıyorum. Sonrasında bir işadamıyım. Çünkü 100 kişiden fazla insana istihdam sağlayan bir işim var. Tasarımcı, aynı zamanda iyi bir planlamacı da olursa başarı grafiğini bir noktada tutabilir.

* 2011 ilkbahar/yaz koleksiyonunuzun nasıl bir çizgisi var?

1960’lı yıllar koleksiyonumu oluştururken ilgilendiğim dönemler oldu. Hazırlarken Osmanlı dönemindeki cariyeleri araştırdım, oradaki bazı motifleri ve malzemeleri koleksiyonun içine entegre ettim. Sofistike, dimdik ayaklarının üzerinde duran bir kadın hayal ettim. Çok az makyajlı, doğal saç renkli, ten rengi açık bir kadın. Kafamda ortaya çıkan görüntünün yüzde 70’i küçük elbiseler, mikro miniler, geniş paça pantolonlar, üzerine vintage formlu ipek bluzlardan oluşuyor. Gün içerisinde parmak arası terlikle giyebileceğiniz kadar spor, bir topukla bir aksesuarla geceye taşınabileceğiniz kadar akıllı elbiseler diye tanımladık bu koleksiyonu. 

* Bu yazın moda renkleri ne olacak?

Mercan, turkuaz ve beyaz bu yaz öne çıkacak. Bence her kadın mercan bir şey edinmeli.

MİLLİYET/CADDE