Sonuç bulunamadı...
Sonuç bulunamadı...
Radikal Gazetesi'nden Tayfun Atay'ın kaleme aldığı, "Öyle Bir Geçer Zaman Ki" dizisi hakkındaki yazı...
Oyuncu kadrosundaki bazı gözde isimleri yitirse de 'Öyle Bir Geçer Zaman Ki', toplumun duygu tellerini titretmeyi sürdürerek bir 'klasik' olma yolunda ilerliyor
Geçen sezonu en büyük kayıpla kapayan diziydi ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ (ÖBGZ)... Erkan Petekkaya’nın yanı sıra en gözde oyunculardan Farah Zeynep Abdullah’ın ve sezona ‘kötü adam’ olarak damgasını vuran Hüseyin Avni Danyal’in kopuşları hemen telafi edilebilir görünmüyordu. Dizinin simgesi olmuş ‘Küçük Osman’ın da (Emir Berke Zincidi) ‘ilkgençliğe kaybı’, riskli bir yörünge değişimi demekti. İş zordu. Salı günkü açılış, böyle olmadığını gösterdi. Belki bir eksiklik hissedildi başta ama (karakter ‘yaş’landırma kusurlarını saymazsak) her zamanki gibi duygu tellerini titreten, yeni heyecanlar vaat eden kurgu seyirciyi ekrana bağladı. Dizi, artık bir ‘klasik’ olma yolunda ilerliyor. Başarıdaki tematik, teknik ve ‘artistik’ nedenleri biraz gelişigüzel şekilde de olsa tartışmaya açalım. Dizinin emsalsiz yanı, ‘duygu üretimi’... ÖBGZ (tabii ki ‘endüstriyel’ anlamda) duygu üretmeyi inandırıcı biçimde becerebildiği için ayakta kalmakta. Bunu gerçekleştirme yolunda Türkiye popüler kültürünün tarihsel malzemesinden akıllıca yararlanmakta. Bu, ‘melodramatik’ yapıda kendini açığa vuruyor. Bu toplum, popüler kültürün ‘sesli-görüntülü’ kulvarına gözünü melodramla açtı. O, bir bakıma kendi mazisi demek. Ama melodramın ‘altın çağı’nda olmadığımız da ortada. Onu bu çağın karmaşık, masumiyetten uzak, tabiri caizse ‘piç’ yapısına maharetle ‘yedirmek’ gerekiyor ki senaryo ve reji düzeyinde bu başarılmış durumda.