Programlar

Turizmde Krizin Sebepleri

Uzun yıllar Avrupa’da yaşayan, tur operatörlüğü ve yöneticiliği yapan Hüseyin Baraner, Türkiye’nin terörle sarsılan imajının nasıl düzeltilebileceğinin ip uçlarını Abbas Güçlü ile Genç Bakış'ta verdi.

Turizmde Yeni Hamle ve Hareket Platformu Başkanı Hüseyin Baraner dün gece Abbas Güçlü İle Genç Bakış’ta tehlike sinyali veren turizm sektörünü anlattı. Uzun yıllar Avrupa’da yaşayan, tur operatörlüğü ve yöneticiliği yapan Baraner, Türkiye’nin terörle sarsılan imajının nasıl düzeltilebileceğinin ip uçlarını verdi.

İşte programdan satır başları:

Turizmde krizin sebepleri

Türkiye genelinde ülkeler bazında %25 ile %40 arası bir düşüş var.Yüksek sezon Mayıs başında oluyor.En pik denilen sezon Temmuz, Ağustos aylarında satışların artar.2016 yılı Türk turizm tarihinin en kötü yılı olarak kendini gösteriyor.

-Bizim sektörümüzde olmaması gereken ne varsa bir yıl içinde kendini gösterdi.Son 6 aydır ülkemizde yaşananlar bana travma yaşattı. En mutsuz 6 ayını yaşadım.

-Suriye’de yaşananlar sadece Türkiye’ye değil Avrupa ’ya da Almanya’ya da travma yaşattı. 8 ay içerisinde 1 milyon mülteci girdi. Belki Merkel makamını bile kaybedebilir..

Bölüm fotoğrafları!

- Turizm destinasyonlarında olan belediyeler, belediye başkanları turizmi tam kavrayamadı. Derin kültür, işletme bilgisi ve estetik duygusu bazı yörelerimizi yönetenlerde olmadığı için yapılanlar fayda vereceğine zarar verdi.

-Eğer barışçı değilseniz ben barış ülkesiyim dedirtmiyorlar. Ben dinler arası inanç turizmi istiyorum deyip de klişelerinizi dört duvar arasında saklıyorsanız insanları inandıramıyorsunuz. Sahici olmanız lazım.

-Dünyada bütün değerlere sıcak, dürüst, ahlaklı bakıyorsanız turist size o kadar dürüst ahlaklı bakıyor.

-İspanya %41 ‘e kadar işsizlik olan bir ülkeydi. Bu yıl  %10’unu aşırı turizm satışlarından karşılayacak. En az 7 ay istihdam sağlayacak. Portekiz turizmi hareketsizlik içindeydi. Türkiye’deki olmayan satışlar bu yıl Portekiz’i uçurdu.

Türk turizminin  en kara tarafı 300 lira olan halıyı 3000 liraya satmak. Türkçe deyimi ile dolandırmak. Bunu bir kere değil binlerce kez yaşadı bizim sektörümüz.

-Emniyete Sultanahmet’te, Karaköy’de turistlerin peşine düşen onlara zorla rehberlik yapmak isteyen, kartpostal satmak isteyen insanları isim isim bildirdik. Bir şey yapamıyoruz dediler. Çünkü onları koruyan kişiler çok güçlü kişiler.

-İyi ve güçlü olduğumuz yıllarda piyasayı ve müşteriyi çeşitlendirmedik. Nasıl olsa Almanya’dan 5 milyon, Rusya’dan 4 milyon, Hollanda’dan 800 bin geliyor, bir fuara gider 2 broşür dağıtır bir poşet veririm işim biter gibi düşündüler.

- Ürünümüzü çeşitlendirmedik. Yanımızdaki otele baktık oteli ağzına kadar dolu, aynı müziği çaldık, aynı yemeği verdik, aynı atmosferi yarattık. Birbirimizi kopyaladık.

Türkiye’nin Turizm politikası

-80’lerden sonra  Rahmetli Özal’ın vizyonu ile Türkiye’de sıfırdan turizm hareketi başlattık. Misafirperverliğimiz, muhteşem becerilerimiz, yabancıları heyecanlandıran sunduklarımız, yemekler, müzikler, kültürümüz dünya insanlarını büyüledi.

-Dünya piyasalarında Türkiye turizm ülkesi olarak gizli tavsiye oldu. Bu enerji ile yatırımcılar olarak çok ciddi projeler gerçekleştirdik.  Belek diye bir yer oluştu. Sıfır bölgeden 50 otele vardık.

-80’li yıllarda küçücük baraka büyüklüğünde olan Antalya havalimanı, 90 yılların başında Avrupa’nın en büyük yolcu havalimanlarından biri oldu.

-Türk turizmi 30 yılda çok hızlı büyüdü,, bazılarımız şımardı. 99 krizi dahil olmak üzere işler çok iyi gitti.

-Kültür ve Turizm bakanlığının gelecek dönemde mutlaka ayrılması gerekiyor.

-Şimdiki bakanımızın 2 tane altın sözü var. “Türkiye’de turizmci yok daha çok otelci var”.  İkinci sözü de “Biz Türkiye’ye gelen turiste dokunmuyoruz ”dedi. Çok doğru.

-39 yıldır başka bir iş yapmadım.. Bugüne kadar masaya vurarak, bağıra bağıra, kendine özgüvenli olarak ben bu ülkenin Turizm Bakanıyım diyen çok az bakan gördük. Ya kültürün arkasına saklandılar ya başka meziyetlerin arkasına saklandılar. Kısık sesle “turizme ben” bakıyorum dediler. Ama hiçbir eser bırakamadılar.

-Türk turizmi Türkiye’nin ek işi değil. Ülkenin en büyük işini ve istihdamını konuşuyoruz.Türkiye’nin 24 saat açık bankasıdır. Halka günde 10 Euro’dan, 100 bin Euro’ya para basan ve dağıtan mekanizması olan 24 saat açık tek şubesidir dünyada. Bacasız sanayidir.

Eğitimli Turizmciler

-Turistlerden önce turizmde çalışan genç insanlarımızı memnun etmek mecburiyetindeyiz.Garsonluk yapabilirsiniz, ön büroda çalışabilirsiniz ama önünüzü göremiyorsunuz.Ne kazanç var, nede kariyer şansı.

-12 -14 saat çalışanların aldıkları ücretlere bakarsak neredeyse bir sömürüden konuşabiliriz Türk turizminde.

-Turizm çalışanlarına net kardan % 1 prim verilebilir.

-Türkiye’de 4000 otel var. Bunun yarısı Antalya bölgesinde. Bunların bir şekilde kontrol altına alınması lazım. Kurumsallaştırmak lazım.

-Turizmci tarihçidir, sporcudur, iyi bir aşçıdır, yazardır, şairdir, müzisyendir.  Bu sebepten dolayı 39 yıl önce meslek olarak seçtim. İlaç sektöründen, helikopter pazarlanmasından, herhangi bir ürünün satılmasından tutun cenaze sektörüne kadar tesir eden sihirli bir sektör

-Türkiye’de turizmci genelde dünyaya bakış açısı olarak mali imkanları bilgisine göre daha dar olan insanlar. Bir rehber aksansız 5 dil konuşuyor, cebinde 30 Euro yok. Yatırım yapamıyor. Diğerine bakıyorsunuz cebinde 150 milyon dolar var. Ben yaparım kardeşim diyor.

Turizmi nasıl kalkındırabiliriz?

-Bu işi yaşam felsefesi olarak kabul eden gençler tarafından ayakta tutabiliriz. O işten para kazandığı için zorla yapılan bir meslek haline dönüştüğü an bu işi kaybederiz.

-Bu iş %100 duygusal bir iş. Ben mutlu değilsem kimsenin tatilini mutlu kılamam.

-Otel yatırımcıları ciddi bir ekonomik kriz içinde ve gelecek için önlerini göremiyorlar. Onların önünü görememesi yüzlerce turizmci gencin işsiz kalması demektir.

-Türkiye hakkında hiçbir bilgi vermiyoruz, felsefesi, kültürü hakkında sunum yapmıyoruz. Alakasız  eğlence türlerini  sunuyoruz.

-Türk insanını sevmeyen yerlere bile gitseniz, Türk misafirperverliği hala bir markadır.

-Diğer ülkelerde turizmde çalışacak insan yok. Türkiye’nin en büyük artısı bu.

-Her otelin kardeş bir köyü olsun Türkiye’de.. O köyden herhangi bir heyet gelsin konuşmalar yapsın demiştik.

-Yatırımcılara tahsis edilmiş olan araziler tapulu  hale dönüştürüldüğü takdirde otellerin değer statüsü değişecek ve patronların çalışanlara eğitim ve kültür konusunda bonkör olmasını sağlayacak diye düşünüyorum. Hükümetimizin bunu yapması lazım.

-Sultanahmet Meydanının medeniyetler meydanı olarak yeniden buluşma noktası yapabiliriz. Bütün medeniyetleri oraya davet edip binlerce konu üzerine toplantı yapıp, Sultanahmet’i medeniyetlerin Kabe’si haline dönüştürebiliriz.

-Üsküdar’dan Sarayburnu’na iki el yapıp onun altından geçsin kurvaziyerler Asya, Avrupa ile buluşmak istiyor, mecburiyeti var gibi semboller yapabiliriz. Bunlara ihtiyaç var.

-Mutlaka Türkiye Turizm birliği kurulması lazım.

-Kültür ve Turizm Bakanımıza “kendi dalında marka olmuş en seçkin insanlarını Türkiye Cumhuriyeti Turizm elçisi olarak deklare edin” dedim. Bir yazarımız, sanatçımız, gazetecimiz, sporcumuz, aşçımız, şairimiz… Çok hoş buldu.Nasıl UNESCO’nun temsilcileri, varsa Türkiye’nin turizm elçileri olsun.

-Bakanlığın yapacağı bir tanıtım yok artık dünyada. Bakanlıklar sadece bütçeyi kontrol edebilir. Bizim bu konuya uygun STK’ların ve kişilerin yurt dışına çıkıp orada binlerce insan ile yüz yüze dernekle, şirketle, kurum ile Türkiye adına görüşüp Türkiye sevgisi taşımamız lazım. Bir slogan ile koskoca Türkiye’yi pazarlayamazsınız.

-Bir fotoğrafa İstanbul’un rötuşlu fotoğrafını koyarak bir heyecan yaratamazsınız dünyada. Silüeti bozmayacaktık. O iş bitti artık.