Programlar

Yaşar Kemal’in ayrılığına alışamadım!

Zülfü Livaneli uzun bir aradan sonra Abbas Güçlü İle Genç Bakış'ta yeniden öğrencilerle buluştu ve son kitabında Yaşar Kemal'i anlatan Livaneli, bir sanatçı gözünden Türkiye'yi anlattı.

Yazar, müzisyen ve bir dünya insanı olan Zülfü Livaneli uzun bir aradan sonra Abbas Güçlü İle Genç Bakış'ta yeniden öğrencilerle buluştu. Son kitabında Yaşar Kemal'i anlatan Livaneli, bir sanatçı gözünden Türkiye'yi anlattı.

İşte programdan satır başları:

"Yaşar Kemal’in ayrılığına alışamadım"

Ölümüne alıştırmak ister gibi uzun sürdü hastalık süresi, aniden kaybolmadı.90 yaşını aşmıştı. Eserlerini verdi, sevgi gördü, hayranlık gördü bütün Dünya’dan. Nasıl bir mucizedir bu Çukurova’dan çıkan Karacaoğlan türküleri derleyen bir çocuğun Dünya’nın en büyük yazarlarından biri haline gelmesi? Nedeni sırtını Anadolu kültürüne dayamasıdır.

-Yaşar Kemal Kürt – Türk meselesinin çözümünde Türkiye için  büyük bir fırsattı. Ben böyle bir sorun olduğunu düşünmüyorum.

-Sait Faik bir kitabını imzalamış ona “Türklerin en Kürtüne, Kürtlerin en Türküne” diyor.

- Yaşar Kemal Kürt aileden gelen ama Türkçe’nin en büyük yazarı. Böyle bir sentez, imkan varken elinizde bu niye kullanılmadı.

-“Bu savaş dursun yoksa herkesin canı yanar, çok kan dökülür daha” dediği için niye mahkum edildi.

-Bir yazar Nobel'i düşünmemeli. Bir yandan da Orhan Pamuk’ta bu dilin, edebiyatın yazarı. Bu dile verilmiş bir ödül olarak düşünmek lazım. Yaşar Abi de öyle düşünürdü.

Ankara’da Yaşananlar

-Barışın düşmanı çoktur her zaman. Bütün dünyada savaş olan yerde zulüm var ama bunun yanında birde büyük savaş ekonomisi var.

-Ankara olayı yüreğimizi parçalıyor.Ana karnında çocuk öldü. Bu zulmün açıklaması yok.

-Şimdi kolay konuşamıyoruz bu meseleleri, eskiden daha net bir dünya vardı. Şimdi kim kimi manipüle ediyor, kim nereden düğmeye basıyor, kokusu nereden çıkıyor belli değil?

-Proxy war (vekalet savaşı) diye  bir kavram var. Şimdi kendini patlatan terörist kızın kimliği belli oldu. Peki, örgütü de belli oldu diyelim. Ondan sonra onu kim yaptırdı, ona emri veren kim? Bütün dünya oyun oynuyor.

-Toplum tepki vermiyor. Neden kimse kalkıp yürümüyor, protesto etmiyor?

-Eğer siz istihbaratın yönünü başka taraflara çevirirseniz, politik olarak kullanmaya başlarsanız işte bu da istihbarat zafiyeti. Kim ne derse desin bu olay Tokyo’da, Madrid’de olsa,  olsa istifa ederdi İnsanlar bir sorumluluk alır, başını eğer, özür diler ve istifa ederdi.

3 Kutuplu Türkiye

-3 kutuplu bir Türkiye’ye gittik. Milliyetçilik, Dincilik, Kürtçülük. Bunlar çok tehlikeli kavramlar. böyle bir kutuplaşma oldu. Gezide oldu, diğerinde oldu.

-Siyasetçiler kendi küçük ve şahsi çıkarları için ülkeyi kutuplaştırmakta yarar buluyorlar.

-Darbeler olmasaydı. Başka türlü bir ülkede daha ılımlı bir ülkede yaşıyor olacaktık.

Çözüm Süreci

-Ben bunu 30 yıl öncede söylerdim,. Nasıl bir halk yok dersiniz, senin anan babanda yok, şairin şuyun buyun da yok. Diyarbakır cezaevindeki korkunç işkenceler ile. Neredeyse zoraki yaratıldı bu olay.

-Dünya tarihinde hiçbir düzenli ordu, hiçbir gerilla hareketini tamamen yok edememiştir. Bunu Ordu'yla çözemezsiniz.

-50 bin kişi gitti daha kaç kişi 50 bin daha mı? Bu işi mutlaka çözülmesi lazım.

-2 tarafta samimiyetsiz olduğu için çözüm süreci işlemedi.

-7 Haziran seçimlerinde HDP Türkiye partisi olacak, sivilleşmeyi istiyor, şehirlerden çok oy verildi. 80 milletvekili ile meclise girdi. Bundan iki tarafta hoşlanmadı. Ne PKK hoşlandı, nede Saray hoşlandı. Masayı orada devirdiler. Mutlaka bir gün müzakere,  barış olacak.

Siyasete Nasıl Girdi?

Politikayı yapamıyorum. Bir sürü doğrudan bakanlık teklifleri geldi, istemedim.Ben kravat takmayı bile sevmeyen bir adamım. 94 yılında hadi sol kötü durumda, kurtarırsan sen kurtarırsın falan. 30 yıllık kariyerim ile girdim işin içine birde baktım ki etrafta hiç kimse yok. Adaylığı teklif ettiklerinde 1 ay direndim. O dönem solda 3 parti (DSP,CHP, SHP)vardı.Oy %8’e düşmüş.Sol’un ortak adayı olarak gireyim, dedim. Kabul etmediler. Refah Partisi solun bölünmesinden aldı. O dönemde o  sol partileri yönetenlerin büyük vebali var.

-Politikacıların fedakarlıklarının olması lazım. Yükselme yolu olarak görüyorlar.

-Bugün Türkiye’yi yönetenlerin birçoğunun Allah aşkına sıfatlarını alın isimlerinin önünden kaldırın. Ne kalıyor geriye?

"CHP’nin ideolojik sıkıntısı var"

Eskiden nispeten vardı Ortanın solu, Ortanın Sağı. Şimdi o bozuldu. AKP ne dedi referansımız İslam, HDP’ nin referansı nedir biliyoruz. CHP’nin şuanda ideolojik bir sıkıntısı var. Ne olduğunu tarif edemiyor.

-CHP’nin gerçek bir kimlik problemi var. Nasıl bir yere konumlanacağını hala belirleyememiş durumda.

“Kemalizm’e karşıyım”

Mustafa Kemal denilen o adı taşıyan, yüzüne maskesini geçirip de Kemalizm diye darbeler, işkenceler yapan insanları birbirinden ayırıyorum. Kemalizm’e karşıyım. Her şeyi kategorik düşünüyor. Mustafa Kemal’e kalsa Kürt meselesi bu hale gelmezdi. Mustafa Kemal bugün zannedildiği gibi Çankaya köşkünde oturup ta her şeyi idare eden, her şeye karar veren emreden birisi değil. Hükümet var, hükümet yapıyor. Bugünkü gibi de değil.

-Osmanlıyı savunan kesime diyorum, Osmanlıyı siz ne ile savunuyorsunuz?Mustafa Kemal Osmanlı paşası cephe cephe dolaşmış, çöken imparatorluğu kurtarmak için yaralanmış, sağlığını feda etmiş. Gazi unvanını almış,siz onunla karşılaştırdığınız zaman hangi fedakarlığı yaptınız ki Osmanlıya sahip çıkıyorsunuz.

- Fatih Sultan Mehmet çok ilerici bir insandı. Tam bir imparatordu. Latince biliyordu. Homeros okuyordu. Hatta Truva’ya gitmişti. Saraydaki kütüphanesi inanılmaz bir kütüphane. Ressamlar getirtip tablolar yaptırıyor astırıyor.  Muazzam bir hoş görü. Oğlu Beyazıt öyle değil. Padişah olur olmaz babasının resimlerini günahtır diye söküp attırmak. Birden bire irtica başlıyor. Bizim tarihimiz böyle gelip gidiyor.

-İrtica şimdide var, her zaman var.

-1000 yıldır Müslüman olan bu ülkeyi tekrar Müslüman yapmanın gereği var mı? Mesele burada vahabizmi getirmek.

Müzik

Müzik insanın derisinin altına giren bir şey. Müzik engel tanımıyor. İdeoloji farkı da tanımıyor. Ben çok ortalıkta olmayı seven birisi değilim. Konser veremez hale geldik.
-Bir plak şirketi benim klasikleşmiş bestelerimden bir albüm yapacaklar.50 yıl, 50 şarkı,50 yorumcu. Heyecan ile bekliyorum. Kenan Doğulu “Ey Özgürlük” şarkısını seslendirecek. Her halde onu marş gibi söyler.
-Ben şarkıcı değilim,sadece kendi bestelerimi seslendirdim.

"Kitap Okuma Alışkanlığı Arttı"

-Bizim ülkemiz bir kitap ülkesi oldu. Çok büyük kitap satışı var.

-Kitapların %90’nını kadınlar okuyor.

-Para kazanmak için yazmıyoruz. Para kazanmak istese insan gider arazi falan çevirir.

-Edebiyata olan ilgi bakımından bir sürü batı ülkesinin önündeyiz. Amerika’da edebiyatçı yazarların ismini bile bilmiyorlar.

- Veda’da Atatürk’ü insan olarak anlattım

Bölümden kareler

Bestesini dövme yaptıran dünyaca ünlü sanatçı kim?

Besteci olarak devam ediyorum. Yaptığım yeni parçalar var. Büyük bir Rumi Suite besteledim. Mevlana’nın ingilizceleri üzerine. Bir parça besteledim İstanbul caz festivalinde yabancı şarkıcılar icra ettiler. Benim bestelediğim bir şey vardı. Ve İngilizcesinde şöyle diyordu “iyinin ve kötünün ötesinde bir yer var senin ile orada buluşacağız”. Ve o hafta Brad Pitt bileğine yazdırmış dövme olarak. Şimdi diyecekler ki bunu görmüşte bestelemiş mümkün değil. 2 senelik beste.

“Çanakkale bize bir şey kazandırmadı”

Çanakkale bir zaferdir. Şehitlere Allah rahmet eylesin ama sonuçta da çok bir şey kazandığımız bir şey değil. Bize bir şey kazandırmadı ki gene imparatorluğumuz gitti. Gene ülkemiz gitti. Ölen o cephede Allah Allah diyen 10 binlerce çocuğumuza oldu.

"Ortadoğu Tehlikeli Bir Yerdir"

Bizim ülkemizin kuruluş prensiplerinden en önemli ilkelerinden biri Ortadoğu’ya bulaşmamak. Çünkü Ortadoğu bizim toprağımızdı. Suriye Cephesinin komutanı Mustafa Kemal’di, orada neler yaşandığını gördü. Dediler ki şu Ortadoğu’ya bulaşmayın çok tehlikeli bir yer. Yönünüzü batıya çevirin. Şimdi bizim yönümüzü tekrar Ortadoğu’ya çevirdiler. Ve Bağdat manzaraları ortaya çıktı. Tarih önünde bu suçtur. Bir devletin kuruluş ilkeleri ile bu kadar kolay oynayamazsın.

Suriyeli Mülteciler

Ben de bir mülteciyim. İsveç’e politik mülteci olarak gittim. Doğduğu topraklardan sökülüp atılmanın ne demek olduğunu bilirim. 1911 – 1912 Balkan harbinde oradan gelen milyonlarca kişi bugün gördüğümüz bu görüntüler gibi yollarda ölüverdiler. Televizyon olmadığı için bilmiyoruz. Bu olaylar dünyadaki gelir dağılımı adaletsizliği devam ettikçe artarak gidecek.

-Kılıçdaroğlu doğru bir şey söyledi. “Avrupa’ya biz size 6 milyar Euro verelim siz alın”. Yani bunun getireceği sorunlar, problemler Türkiye’de daha tartışılmıyor.

-Geçen yıl Türkiye’de 55 bin Suriyeli çocuk doğmuş. Bu yıl belki 100 bin doğacak.

-Geçenleri bir filtreden alıp geçirmiyorsun ki. Her şey var. Teröristi de geliyor. IŞİD’lisi geliyor. Çok tehlikeli.

-İnsani yardım elbette gerekli ama bütün dünya ile paylaşmak gerekiyor. Sen bana par ver ben burada tutayım . Olmuyor o.

“Terör olmayan ülkeleri terörist yapıyorsun”

Irak’ta bir diktatör vardı Saddam Hüseyin, berbat bir adamdı.Halepçe’de Kürtleri kimyasal silah ile öldürdü.Ama kitle imha silahları yoktu.Terörizm de yoktu. Diktatörlük vardı.Amerika ve İngiltere bütün dünyayı kandırarak Irak’a hücum etti.Hiçbir kitle imha silahı çıkmadı, çünkü yalandı. Irak’ı parçaladılar. 1 milyon kişi öldü ve  IŞİD ortaya çıktı. Yani ben diktatörleri aklıyor falan değilim yanlış anlaşılmasın ama terör olmayan ülkeleri terörist yapıyorsun sen.

Siyasetçiye ne Cerattepe’den?

Artvin cinayet olmayan, pahalılık olmasına rağmen çok medeni insanların olduğu bir yer. Dedelerimiz çıkmış Osmanlı subayları. Livaneli diye.

-İlk gittiğim yıllarda hayran kaldığım bir coğrafyaydı.Geçen yıl Nebil Özgentürk, Coşkun Aral obeni götürdü. Çok üzüldüm her yer delik deşik. O şelaleler bitmiş gitmiş.

-Cerattepe'deki insanlar bir şey demiyor. “Bizim doğamızı mahvetmeyin 3 kuruş için”.  Niye kalkıp diyorlar ki “cerattepe’yi savunanlar darbecidir” . Şu akarsuyu yok etme demenin ne gibi bir şeyi var. Siyasetçiye ne bundan?

Bölümü İzle!