X
X

'Halam Ermeniler tarafından katledildi!'

17.03.2011 Perşembe 14:47 (Güncellendi: 07.09.2016 - 12:39)

Abbas Güçlü ile Genç Bakış'ta tansiyon yükseldi...

Abbas Güçlü ile Genç Bakış dün gece 72. Koğuş filminin başarılı ekibini ve Türk edebiyatının unutulmaz kalemi Orhan Kemal'in oğlu Işık Öğütçü'yü ağırladı. Maltepe Üniversitesi'nden ekrana gelen programda gençler yine çarpıcı sorularına yanıt aradı. Bir öğrencinin Yavuz Bingöl'ün "Ermenilerden özür diliyoruz kampanyasına attığı imzayı eleştirmesinin ardından bazı öğrenciler Bingöl'ü protesto eden pankart açtı. Yavuz Bingöl ise eleştirileri içtenlikle yanıtladı. Zaman zaman tansiyonun yükseldiği programda Yavuz Bingöl'ün müzik ziyafetiyle keyifli anlar da yaşandı. Kerem Alışık ise 72. koğuş için yazdığı şiiri okudu.

İşte Genç Bakış'ın özeti; 


- Yavuz Bingöl -


Halam Ermeniler tarafından katledildi! Siz hiç haklı durumdayken özür dilemediniz mi?

- Siz hiç haklı durumdayken kimseden özür dilemediniz mi?  Annemin halası Ermeniler tarafından katledilmiş. Hem de göğüs üçları kesilip tecavüz edilerek.  Ben de ailesinde bu acıyı yaşamış biri olarak yeter artık arkadaş bu mesele bitsin ben özür diliyorum dedim. Özür dilemek basit bir iştir.

Bu özür diliyoruz kampanyası şöyle başladı; Avusturalya'da  Ermeni bir profesör ve Ermeni arkadaşlar toplandılar ve onlar da bizden özür dileyeceklerdi. Ermeni diasporası bizim gibi bu işim bitmesini isteyen insanları istemiyor. Onlar da kendi profesörlerine tehdit telefonları ettiler, Kars'ta, Erzurum'da katledilmiş olan Türklerden özür dilenmesini engellediler.

Ayrıca biz o metinde "soykırım" demedik. Soykırımı da asla kabul etmem. O kampanya artık bu sorunlarla gündem meşgul edilmesin diye  yapılmış çok iyi niyetli bir işti. Basın tarafından çok abartıldı, başka bir noktaya sürüklendi. Ben bu meseleyi iyi açıklamamış olabilirim, sizleri incittiysem tabii ki Türk halkından özür dilerim. Benim orkestramda bir Azeri, iki Ermeni arkadaş var. Hrant Dink öldürüldüğü zaman ben o Ermeni müzisyen arkadaşlarımın yüzüne bakamadım.
100 yıldır bu ülkede Ermeni sorunu kuşaktan kuşağa yayılıyor, anlatılıyor. Kızım bana bir gün baba bu Ermeni meselesi nedir? dedi. Cevap veremedim. Bu ülkede savaş kan gözyaşı yetti artık. Türkiye'nin geçmişteki karanlık tarihine bakın.


Ben siyasi bri kişilik değilim. Sadece bu ülkede barıştan kardeşlikten yanayım.  Bu memlketette kardeş kardeşi vurmasın, PKK olayı bitsin, Ermeni meselesi çözülsün istemez misiniz? Ben Kars'taki sınır kapısı açılsın şehrin refah düzeyi yükselsin istiyorum. Kendi memleketim için mücadele ediyorum. Aslında o özür benim orketsramda çalışan iki Ermeni arkadaşımdan, mahallemde oturan Ermeni arkadaşımdan özürdür. Ben iyi niyetli bir insanım. Dürüst ve namusluyum. İnandığımı yaparım.


Henüz yatırdığımız parayı geri alamadık ama şikayetçi değiliz

-Biz 72. Koğuş'la birşey anlatmak istedik. Başka filmler de yapabilirdik ve çok da iyi para kazanırdık. Keremin de benim de masamızda onlarca komedi, romantik komedi senaryosu var. Ama bunlar zaten yapılıyor. Çok da iyi yapan arkadaşlar var. Biz yatırdığımız parayı alamadık henüz. Böyle olacağanı biliyorduk bundan da çok şikayetçi değiliz. İnsan onurunu anlatmak istedik. Orhan Kemal'i yeni yetişen kuşak tanısın bilsin istedik. Çok özgün senaryolarımız da var ama bizim şirketimizden çok öyle laylaylom film çıkmayacak buna emin olabilirsiniz.

 

- Kerem Alışık -


72. Koğuş büyük riskti ama göze aldık

- 72. Koğuş bir edebi eseri sinemaya uyarlamak adına zor bir işti. İlk yapımcılığımızdı, başka türleri de deneyebilirdik. Ama sanatçının toplumsal gerçekçi yanını bir şekilde toplumla paylaşması, bir yaraya parmak basması gerek. O yüzden 72. Koğuş'u seçtik. Bu büyük bir riskti ama biz göze aldık. Söyleyecek sözü olan bir film yaptık.

- Biz ticaretten çok anlayamayan iki ortağız. İşin daha çok sanatsal kısmıyla boğuşuyoruz. Gişe hasılat filan çok bilmiyoruz. Müdürümüz olmasa çoktan batar giderdik herhalde.

- Açlık sahnelerinden önce Yavuz; oruç tutar gibi kimse yemek yemesin ki sahneyi yaşayıp haşmetini verelim dedi. Tamam dedik. Biz uyguladık ama Yavuz uygulamadı.


Dünya da "72. Koğuş" gibi

- 40'lı yıllarda bir sürü insan sabun yapıldı, donarak öldü ya da yakıldı ve bir sürü insan da buna sessiz kaldı. Bazen sessiz kalmak suç işlemekten daha beter bir suç. Sessiz kalmayalım.

- Şu anda aslında dünya da 72. Koğuş. Ülkeler bazında da bir yanda ezenler bir yanda ezilenler var. Üç kuruşu paylaşan Ahmet kaptanlar da üç kuruşa arkadaşını satan "Berbatlar" da şu anda bu dünyanın içinde var.


Sadri Alışık'ın oğlu değil Kerem Alışık'ım

- 7 yaşında beri bana sen Sadri Alışık'ın oğlu musun diye her sorduklarında "Hayır ben Kerem Alışık'ım" dedim. Hayatımı bu söz üzerine kurdum. Kendi gölgemi yaratmak ve kendi gölgem altında yürümek benim  şahsiyetimi oluşturan temel unsurdu. Babamla hep onur duydum ama O'nun o başarısının kendi başarım olmadığının hep farkındaydım. Ama maaesef bazı önyargılar, bazı kötü düşünceler bir kıyasalamaya gidiyor. Hiçbir günahım olmadığı halde ben çok büyük değer olan biriyle kıyaslanmak zorunda kalıyorum. Ne alakası var. Ben Kerem Alışık olarak birşey yapmaya çalışıyorum. Kimseye yaranamayıp hem böyle ilkel bir düşünceye maruz kalmak son derece zor. Hep Sadri Alışık'ın oğlu olarak hayata bir sıfır önde başlıyor deniyor ama hayatın içine girdiğiniz zaman bu bir dezavantaja dönüşüyor. Hayatla iki defa mücadele etmek kendinizi iki defa kanıtlamak zorunda kalıyorsunuz. Bu düşmanlık husumet kokan yorumlara alıştım ben aslında ama bazen başetmek zor oluyor.

 


- Songül Öden -


Keşke 20 yaşında çocuklar idam edilmeseydi

- Sanatın bilinçlendirmek gibi bir görevi var. Dünya sanatla gelişecek güzelleşecek.

- 72 Koğuş'ta suçsuz olduğu halde idama mahkum edilen çok genç bir kadını canlandırıyorum. Bizim ülkemiz idamlar konusunda sınıfta kalmış bir ülke. Başbakanını idam etmiş. Keşke bu ülkede 20 yaşında çocuklar idam edilmeseydi. Dünyayı değiştirmek isteyen, birşeyler yapmaya çalışan çocuklar keşke öldürülmeseydi. O yüzden üniversiteli arkadaşlarımın bütün özgürlüklerini ayakta alkışlıyorum. Sonsuz derecede anlayışla bakıyorum.

 

- Işık Öğütçü -


Dört dörtlük bir iş çıkmış

- Sanatçının hakkını vermek gerek. Ben peşin hükümle başladım filmi izlemeye. Sıkılırım dedim. Ama sıkılmadım. Çok büyük bir heyecan ve keyifle izledim. Gerçekten dört dörtlük bir iş çıkmış.


72. Koğuş nasıl yazıldı?

- 1954 kışında Fener'de iki odalı bir evde yakacak yok yiyecek yok. Bu koşullarda annem babam ve 3 çocuk yaşıyor. Annem ve kardeşlerim üşümemek için çok erken bir saatte yatağa giriyorlar. Hatta yerdeki kilimi alıp üzerlerine örtüyorlar. Babam da kaç zamandır aklında olan 72. koğuş hikayesini yazmak istiyor ve oturuyor sabaha kadar sadece bir gaz ocağının sıcaklığıyla 72. Koğuş'u yazıyor. Sonra sabah bunu ev halkına okuyor. Alıyor bu hikayeyi ve Cağaloğlu'ndaki bri dergiye götürüyor. Hayali öyküyü satıp eve yiyecek, ısınacak birşeyler getirmek. Ama eser çok müstehcen bulunduğu için yayınlanmıyor. Babam eve gelip: "Yahu serde erkeklik var yoksa oturup hüngür hüngür ağlayacağım" diyor. Sonra eser yayınlanıyor ve bugün 22. baskıda, 2 kez filmi yapıldı yüzlerce kez sahnelendi.


Amacımız Orhan Kemal'i genç kuşağa tanıtmak

- 2000 yılında Orhan Kemal Müzesi'ni açtığımızda amacımız Orhan Kemal'i yaşatmak ve genç kuşağa tanıtmaktı. Genç kuşağında  benimle birlikte olup Orhan Kemal'i daha ileriye taşımak zorunda olduğunu hissediyorum. Çünkü bu bir vefadır.

 

 

ABBAS GÜÇLÜ ILE GENÇ BAKIŞ VİDEOLARI