X
X

İlber Ortaylı; "Başbakan 3 yıldır neredeydi?"

10.01.2013 Perşembe 15:19 (Güncellendi: 07.09.2016 - 12:39)

İlber Ortaylı, o çok konuşulan dizi hakkında konuştu

Başbakan'ın açıklamasıyla başlayan ecdadımız tartışmaları, Kanuni Sultan Süleyman ve Osmanlı'nın bilinmeyenleri... Tarih profesörü İlber Ortaylı, 9 Ocak Çarşamba gecesi Abbas Güçlü ile Genç Bakış'a konuk oldu, gençlerin sorularını cevapladı...

 
Başbakan 3 yıldır neredeydi?
-Dizi (Muhteşem Yüzyıl) 3 yıldır ekranları işgal ediyor. Beğenelim veya beğenmeyelim sınırları aştı. Hatta yurtdışında daha çok işgal ediyor ekranı. İşgal etme nedenleri farklıdır. Birincisi gerçekten bir plastik başarı. Oyuncular hakikaten iyi. Alıştığımız sinema oyuncuları değiller. Yeniçeriler boylu poslu. Bütün bunlar, o Ottoman imajı dışarıyı etkiliyor.
- Bunlar bizim ecdadımız mı diyor Başbakan? E ecdadınız değil ama 3 yıldır neredeydiniz? 3 yıl geçtikten sonra bu gibi saldırıların manası yok.
 
Devlet müdahale eder bağırıp çağırmaz
- Ben Muhteşem Yüzyıl'a Erhan Afyoncu ve Deniz Esemenli'yi tavsiye ettim. Ama bu arkadaşlarla geçinemedi senarist. Sık sık kavga ettiler, dinlemediler. Elbette onların bilgisi fazla gelir oraya. O zaman devlet parayı yatırır ve bu arkadaşları uzman diye sokar. Bu sansür değildir.
- Ecdadımıza yakışmıyor diye diziyi yasaklayalım. Peki kim ödeyecek bunu? Bu kadar insan geçiniyor buradan. Ve bu başarılı bir iş. Gürültüyle olacak birşey değil. Film endüstrisine devlet müdahale eder ama böyle bağırıp çağırarak sopayla filan değil. Çok rafine yolları vardır bunun. Avrupa'da da böyledir. Para verir devlet ve bu işler yönlendirilir. Başka türlü olmaz. Bu ayıpta değildir, günahta değildir.
 
Bu iş TRT gibi yapılmaz
- Almanya ve Fransa'da kitap ve sinema konusunda devletin ciddi bir yatırımı vardır. Bu yolla da müdahale eder. Bizde de aynı şeyleri yapmaya kalkarsan ilk anda ortaya çok komik şeyler çıkabilir ama nihayet bu da bir kontrol meselesidir. TRT çok komik bir şekilde dağıtırsa parayı ancak patlıcan toplar. Bu iş TRT gibi yapılmıyor.
 
Oğlunu da boğdurur kardeşini de
-  İnanç ve teori şudur, 'Sultan Süleyman Han Allah'ın iradesiyle bir büyük devletin ve milyonlarca insanın başına gelmiştir'. Yani Süleyman efendi değil bu, Süleyman Han. Bunun oğlu etrafın kışkırtmasıyla isyana hazırlanıyor. Bunun kellesi gider. Bu boğdurulur. Diğer oğlu Şehzade Bayezid bir süre sonra aynı şeyi yapıyor. Oğlunu da boğdurur kardeşini de. Herkes boğdurur. Padişah dediğiniz size benzemez. Kızlarını boğdurmazlar çünkü isyan tehlikesi yok. Kızlarını çok sever ve çok şımartırlar.
 
Herhalde Kültür Bakanı'nın Başbakan'a burukluğu var
- Cem Sultan vakasına bakın. Her kardeş kavgası binlerce insanın kellesine ve anarşiye maloluyor. Aynı şey Rusya tarihinde, İngiltere tarihinde de vardır. Böyle kolay hüküm verilmez. Kendi kardeşin değil ki padişahın kardeşi size ne.
- Sayın Kültür Bakanı'nın herhalde Başbakan'a biraz burukluğu var, o yüzden böyle bir açıklama yapmış. O öyle dediyse ben böyle dedim diye. Bunlar anlatılmıştır kendisine herhalde. Hala aynı şeyde ısrar ediyorsa o onun bileceği iş.
- Benim aram çok iyi olmadı ama doğruyu söylemek gerekir ki Kültür Bakanımız güzel konuşan bir adamdır. Kendine göre bir okuması vardır.  Merakı vardır. Başbakan'ın da ondan aşağı kalır tarafı yok. Çok güzel şiir biliyor. Mesela sizin çoğunuzda olmayan özellik, şiir okumuş adam. Ezberlemiş. Şiir bilmeyen dilini bilmez.
 
Harem dizisi komik değil, kendileri gülsünler
- Bunları açıktan açığa eleştirmek çok doğru değil ama bir pespayelik de var. Çok açık. Aman ne komiği, kendi gülsün. Aynı şeyi Bizans için de yaptılar. Kendileri gülsünler.
 
Muhteşem Yüzyıl teklifini kabul etmedim, başıma geleceği biliyordum
- Başbakan'ın ecdadımız değil diye eleştirdiği şu; Muhteşem Yüzyıl'daki harem harem değil, o İbrahim Paşa değil, Sultan Süleyman'ın kendisi değil. Divan-ı Humayun Divan-ı Humayun değil. Ben birebir çevir demiyorum ama bir hava var, o havadan haberleri yok.
- Avrupa'da iş yapıyor, tonla para geliyor adama. Filmi yapanın da derdi o zaten. İzleniyor, çünkü Kanuni, Hürrem bir yürüyorlar uçar gibi, hayran oluyorsunuz. Bir de iyi mensucat işi yapmışız. Hepsi bu. Burada başka birşey yok. Entelektüel rejisör yok, kültüre meraklı bir yatırımcı yok.
- Muhteşem Yüzyıl dizisi için bana müşavirlik teklifiyle geldiklerinde ben yapmam dedim. Çünkü başıma geleceği biliyorum. Bizim sinema piyasasında mühim olan tüm dünyada olduğu gibi para kazanmaktır.
 
Diziyi yapanlar Başbakan'ın taraftarları
- O diziyi yapanlar Başvekilimizin  taraftarlarındandır. Para kokusu herşeyi bastırır bu memlekette. Parayı sevmek, para kazanmak bazılarının düşündüğü gibi ayıp filan değildir. Fakat batı toplumunun medeni toplumun insanı parayla edeceği amacı öne koymayı bilir. Adam ilim, sanat, güzel bir kültür egzisi yapmayacaksa, yaşadığı şehri güzel anıtlarla donatmayacaksa bu para ne işe yarar diye sorar sık sık. Maalesef Türkiye'de amaç filan yoktur. İnsanlar parayı severler ve sadece parayı severler.
 
Sultanlar göğsü açık gezebilirler
- Dizide harem ile ilgili hiçbir bilgi yok. Türk sinemacısı teferruat sevmez. Halbuki sanatçılığın birinci şartı teferruat sevmektir.
- Haremde göğsü açık gezmişler çünkü orası onların evi. Oraya giren tek erkek padişahın kendisi. Şehzade efendiler bile belirli bir yaştan sonra ayrılıyor. Açıkta olur kapalı da, böyle şeylere takılmaz. Ama bir masanın etrafında sadraazam ve eşi, padişah ve gözdesi oturup yemek yemez yok böyle birşey. Tamamen de kaç göç değil. Topkapı Sarayı'nda havuz olan yerde bir sofa vardır orada padişah valide sultan ve haseki ile filan otururken ulemadan birinin geldiği de oluyor. Bazı vakalardan biliyoruz ki o kadar da kapalı değil hayat.
 
Osmanlı'da kadınlar kafes arkasında filan oturmazdı
- Osmanlı'da kadınlar kafes arkasında otururlarmış, böyle efsaneleri kafanızdan çıkarın. Kadınlar kafes arkasında oturmazlar. Gelen seyyahlar kadınların çok gezdiğini söylüyor. Tabii koca imparatorluk. Bazı yerlerde de kaç göç gibi şartlar olabilir.
 
Ölüye yalan söylenmez
- Ölenlerin arkasından konuşulmuyormuş ama çok mükemmel demekte saygısızlık ölüye yalan söylenmez. Meral Okay çok hoş bir insan, cahil filan hiç değil, kolej eğitimli bir kızdı. Bir takım şeyleri de mutlaka biliyordu ama tarihçilik başka birşey.
 
Kanuni'nin sefer günlüklerinde ilginç detaylar var
- Kanuni'nin hayatı günü gününe bellidir.
- Kanuni Sultan Süleyman Han'ın 13 seferi var. Yatağında ölenlerden değil. Geniş zihniyetli bir senarist oturur bu seferleri yazar çizer. O sefer günlüklerini okuduğunda orjinal, ilginç şeyler var. Mesela atları yol üzerinde tarlaya saldığı için iki yeniçeri giderildi diyor. Bunlar yok. Çünkü sefer sahnesi çok pahalıya maloluyor. Bunlar tüccar. Bunu görmek lazım. Bu Meral'in kabahati de değil. Allah bilir o yazsa kes diyecektiler.
 
Kanuni tek eşliydi
- Kanuni Sultan Süleyman tek eşli bir adam. Birkaç eşi oldu ama, ölüm, ayrılma vs. gibi sebeplerden dolayı.
 
Hürrem Sultan zeki ve güzel
- Hürrem Sultan gayet güzel ve gayet zeki bir kadın. Çok errkenden çok güzel şiir öğreniyor ve Türkçe öğreniyor. Dizideki Hürrem değil. O Alman. Hürrem Sultan'ın bilinen portresi gibi tablolar, yüzde yüz doğru değildir ama oldukça iyi tarife dayanır. 
Kanuni dememizin bir sebebi yok
- Sultan Süleyman, Soliman Magnifique'tir. Kılığı, kıyafeti, yaşamı, entelektüel kapasitesiyle. Avrupa saraylarında, dünyada Magnifique diye bahsedilir.  Asıl mesleği kuyumculuktur.
- Bizim Sultan Süleyman'a Kanuni dememizin bir sebebi yoktur. Her padişah kanunname yapar, onları metetmek için demişler herhalde. Bir kere Ebussuud gibi koca nişancının yaşadığı bir devirde Kanuni'yi hukukşinas bir padişah gibi yorumlamakta aşırı bir gayret. Biraz yağcılık.
 
600 kadını olan padişah kim?
- 600 kadını olan padişah var. Sultan İbrahim ile 3. Murad fevkalade kalabalık bir harem halkının ortasında ama herkes öyle değil. Kanuni öyle değil mesela. 
Padişahlar neden hiç hacca gitmedi?
- 19. yüzyıla kadar hac 1 yıl sürerdi. Padişahlar o yüzden hacca gitmedi. Sefere gider. Seferde iş yapıyor. Ama hac bir meditasyondur. Farzı kendi kendini tecerrüt etmektir. Devletten filan herşeyden uzaksınız. O anda, tavaf anında size bir haber filan gelemez. O yüzden padişah gitmez. Yerine vekil gönderir. Bugünkü şartlar olsa iş değişirdi. Şimdi bir tecerrüt seferi olmaktan çıktı. Orada devlet adamları buluşuyorlar, büyük meseleleri hallediyorlar.
 
Matbaa neden geç geldi?
- Matbaanın 350 yıl sonra gelmesi Batı Avrupa'ya göre çok büyük bir noksan. Balkanların ve Doğu Avrupalıların da okuma yazma işi bizden daha iyi değildir. Matbaa herşeyi çözmüyor. Türkler okumaktan çok konuşmayı, dinlemeyi severler. Ulemanın yasaklaması bir dereceye kadar ama Venedik'ten cam getiriyorsun matbaa da var orada o niye gelmiyor?
 
Türk edebiyatı romanla Nobel'i haketmiş sayılmaz
- Nobel alanımız da alır tamam. Bu hoş birşeydir. İnşallah da daha çok alacak ama Türk edebiyatı romanla Nobel alırsa haketmiş sayılmaz. Çünkü Türk edebiyatının Nobel'i hakedişi şiirledir. Malesef şiirimiz iyi çevrilmediği ve tanınmadığı için orada pek ilgi duyulmuyor.

ABBAS GÜÇLÜ ILE GENÇ BAKIŞ VİDEOLARI